TURGUT ARIKAN
  KONU ANLATIMLARI
 

MATEMATİK KONU   ANLATIMLARI VE ÇÖZÜMLÜ TESTLER

İNGİLİZCE  KONU ANLATIMLARI  VE  ÇÖZÜMLÜ TESTLER

KURTULUŞ  SAV. HAZIRLIK DÖNEMİ VEANLATIMLI-TEST

ONLİNE FEN DERSLERİ  İl İl Türkiye  SESLİ ŞİİRLER

FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ  KONU  ANLATIMLARI

OKUMA   HIZINI   VE   ANLAMA   SEVİYENİ    TEST   ET

Birçok    Dilden   Türkçe'ye    Cümle   ve   Metin   Çeviri

GÜZEL SÖZLER        FEN OKULU             İLLER REHBERİ

İSLAM TARİHİ    ŞİİRLER    TÜRKİYE KİMLİK KARTI 

BİYOGRAFİ SİTESİ
                              BİLİM VE TEKNİK 

TÜRKÇE   MATEMATİK    FEN   SOSYAL  PROGRAMLARI 

KURAN MEALİ ve SURE SURE KURAN   İLLER REHBERİ  

HANIM SAHABİLER
                                       ESMA ÜL HÜSNA  

DÜNYAMIZ VE DÖNÜŞÜ       GEZEGENLERİ SIRALAYIN  

GEZEGENLERDE AĞIRLIK VE YAŞINIZGÜNEŞ SİSTEMİ  

GÜNEŞ     PLÜTON NEDEN GEZEGEN OLMAKTAN ÇIKTI 

              

TÜRKÇE KONU ANLATIMLARI    

 Ses Bilgisi                                              Sözcüğün Yapısı  

Yazım Kuralları                              Anlatım Bozuklukları 

 Cümlenin Ögeleri                                      Cümle çeşitleri 

İsimler ve çeşitleri                          Noktalama işaretleri

    Basit Bileşik türemiş Kelimeler          

>>>SES BİLGİSİ İLE İLGİLİ KONU ANLATIM <<<

 

Sesliler: Söylerken herhangi bir engelle karşılaşmadan çıkarlar.

                -Kalın sesliler:a,ı,o,u İnce sesliler:e,i,ö,ü

                -Düz sesliler:a,e,ı,i Yuvarlak sesliler:o,ö,u,ü

                -Geniş sesliler:a,e,o,ö Dar sesliler:ı,i,u,ü

 

Sessizler:Söylerken engellerle karşılaşırlar.Bunun içinde söylerken ünlüyle birlikte söylenirler.

                -Sert sessizler:f,s,t,k,ç,ş,h,p

                -Yumuşak sessizler:Sertlerin dışındaki sessizler

 

    BÜYÜK ÜNLÜ(SESLİ) UYUMU:

Kalından (a,ı,o,u) sonra kalın,inceden (e,i,ü,ö) sonra ince gelir.Asıl yani temel kuraldır,yalnız Türkçe sözcükler için geçerlidir.

    Örn:ağaç,yenilgi,sürükleyici vb.

 

                UYMADIĞI HALDE TÜRKÇE OLANLAR:

                                -Temel şeklinden uzaklaştıkları için uymayanlar

                                                Örn:elma,hangi,anne vb.

                                -Uymayan ekler:Kalıp(değişmez,başka şekli olmadıkları için)  oldukları için uymazlar.

                                                Örn:-yor:istiyor

                                                        -ken:gelirken

                                                        -leyin:sabahleyin

                                                        -mtırak:yeşilimtırak

                                                        -ki:başındaki

                                                        -daş:gönüldaş

 

    KÜÇÜK ÜNLÜ UYUMU:

Temel değildir,sonradan İstanbul Türkçe’sinin etkisiyle ortaya çıkmıştır.

-a,e,ı,i den sonra a,e,ı,i gelir.

-o,ö,u,ü den sonra a,e,u,ü gelir.

 

                B.Ü.U’YA UYUP K.Ü.U’YA UYMAYANLAR:

                               Örn:çamur,yağmur,tavuk,kabuk vb.

NOT:Eklerin ve zamanla değişenlerin durumu B.Ü.U ile aynıdır.

 

    ÜNSÜZ UYUMU / BENZEŞMESİ / SERTLEŞMESİ:

Sertle biten sözcüğe gelen ek (c,d,g) sert (ç,t,k)’le başlar.

                Örn:diş-çi                             sokak-ta                millet-çe                kalk-tı                     dış-tan

     

    ÜNSÜZ YUMUŞAMASI:

Sertle biten sözcük+ünlüyle başlayan ek=ünsüz yumuşaması

    (p,ç,t,k)                                                                 =         (b,c,d,g)

                örn:   kitap-ı>kitabı                    ağaç-ı>ağacı                

                               yurt-u>yurdu          renk-i>rengi                 

                               git-en>giden           dert-ime>derdime

 

ÜNSÜZ YUMUŞAMASINA AYKIRILIK:

1.Özel adlara gelen eklerin yazılışlarında olmaz:

                               Örn:Ahmet-i>Ahmet’i      Gemlik-e>Gemlik’e

 

2.Yabancı asıllılarda olmaz:

                               örn: millet-e>millete           tazyik-e>tazyike         hukuk-u>hukuku      sürat-i>sürati

kaset-i>kaseti

               

3.Tek heceli sözcüklerde genelde olmaz:

                               örn:at-a>a        ok-u>oku     ip-e>ipe    suç-u>suçu               iç-e>içe  vb.

                  Tek hecelilerde olanlar:

                               Örn:cep-i>cebi      çok-u>çoğu     taç-ı>tacı     kap-ı>kabı     yurt-u>yurdu

 

    SES DÜŞMESİ:

                SESLİ HARFİN DÜŞMESİ (HECE DÜŞMESİ/ÜNLÜ DÜŞMESİ):

                               Örn:ileri-lemek>ilerlemek

                                        Koku-lamak>koklamak

                                        Uyu-ku>uyku

                                        Burun-u>burnu vb.

 

                SESSİZ HARFİN DÜŞMESİ:

Sonu ‘k’ ile biten+küçültme eki ‘-cik,cık’ =ünsüz düşmesi

                                Örn:minik-cik>minicik

                                        Ufak-cık>ufacık

 

    SES TÜREMESİ:

                ÜNLÜ TÜREMESİ:

Küçültme eki (-cık,-cik) nin tek heceli sözcüğe gelmesiyle oluşur.

                               Örn:genç-cik>gencecik

                                        Az-cık>azıcık

                                        Bir-cik>biricik

 

                ÜNSÜZ TÜREMESİ:

Yardımcı eylemlerle yapılan birleşik eylemlerde:

                                Örn:af-etmek>affetmek

                                        His-etmek>hissetmek

                                        Zan-etmek>zannetmek vb.

 

    DARALMA(SESLİ DARALMASI):

‘y’ sessizini etkisiyle geniş ünlüler(a,e,o,ö)in dar ünlü(ı,i,u,ü) durumuna geçerek daralmasıdır.

                Örn:de-yor>diyor

                            Ye-yor>yiyor

                            Söyle-yor>söylüyor vb.

 

    KAYNAŞMA:

İki ünlü arasına gelen ‘y,ş,s,n’ sessizleriyle yapılır.

                Örn:elma-ı>elmayı

                            Kardeşi-e>kardeşine

                            İki-er>ikişer

                            Anne-i>annesi

 

    ULAMA:

Ünsüzle biten sözcük+(arada noktalama işareti olmaması koşuluyla)+ünlüyle biten sözcük=ulama

                Örn:Ben,akşam eve gelirken üç ekmek aldım.

                            Arap atlar yakın eder ırağı.

 

    VURGU:

                SÖZCÜK VURGUSU:

Genelde sözcüğün son hecesindedir.

 

                CÜMLE VURGUSU:

    Yüklemden önce gelen sözcüktedir.

 

    SES KONUSUYLA İLGİLİ GENEL BİLGİLER:

                1.İki ünlü yan yana gelmez:

                               Örn: şiir, şair, saat vb.

                2.İlk hecelerde iki ünsüz yan yana gelmez:

                               örn: spor, plan vb.

                3.İlk hece dışında ‘o,ö’ bulunmaz:

                               örn:radyo,doktor,televizyon vb.

SÖZCÜĞÜN YAPISI   (EK, KÖK, GÖVDE)

 

    KÖK:

Kök, bir sözcüktür ve bir heceden veya birden çok heceden oluşabilir.

Sözcüğün anlamlı en küçük parçası.

Bölünemez.

Türetme ekini almamıştır.örn: var-ım,yok-um

Kapatarak bulunur.

Normal kullanım: Kök+ek

    örn:

                yap-ım, çek-im

Kökler genel olarak ikiye ayrılır:

    a) Ad (ad soylu) kökleri:

                ad, sıfat, zamir, edat , bağlaç, ünlem olan sözcüklerin kökleridir.

    Örn:

                Dağ, güzel, hemen, ben, ile, evet…

 

    b) Eylem (fiil) kökleri:

                iş, oluş, hareket bildiren sözcük kökleridir.

    Örn:

                At-, yaz-, sor- , oku-…

 

    GÖVDE:

Kök+yapım eki=gövde

Kökle gövde anlamca birbiriyle ilişkili ancak karşıladıkları kavramlar,varlıklar değişiktir.

    Örn:

                var-lık-lı, yok-luk, yok-sul-luk

                Ben adamı böyle yoklarım.

                Yoklarım var olur mu?

 

    EK:

Kök veya gövdelere gelerek ya yeni bir sözcük türetirler ya da sözcüğün cümle içindeki işlerliğini artırırlar.

Ekler tek başlarına bir anlam taşımaz ve kullanılmaz.

Yeni sözcükler yapan YAPIM ekleri.

Sözcüğe işlerlik katan ÇEKİM ekleri.

 

    ÇEKİM EKLERİ:

Eklenince cümle içindeki diğer sözcüklerle ilişkiye sokar.

Sözcüklerin cümle içinde kullanılmalarını sağlar.

Anlam değişmez.

Sözcüğe işlerlik kazandırır.

Türü değişmez.

Sözcüğün cümledeki görevini belirler.

Dışarıdaki sözcüğü cümleye çeker.

 

                İSİM ÇEKİM EKLERİ:

 

(ADLAR KONUSU İÇİNDE GENİŞ BİR BİÇİMDE İŞLENECEK)

 

Adların sonlarına gelerek diğer sözcüklere bağlarlar.

Cümle içindeki durumlarını belirten

Adlara cümlede görev veren veya anlamını türlü yönlerden belirginleştiren

Yeni adlar türetmeyen eklerdir.

    Örn:

                Sıra  -  lar,  masa – ya,

                       

 

                FİİL ÇEKİM EKLERİ:

(EYLEMLER KONUSU İÇİNDE GENİŞ BİR BİÇİMDE İŞLENECEK)

 

Eylemlere gelen çekim ekleridir.

Eylemden yeni bir eylem türetmezler.

Eylemlere gelen zaman, dilek ve kişi ekleridir.

    Örn:

                Yarın gel  -     ecek        -     im

                                     zaman eki      kişi eki

 

                Gel           -    meli         -     ler

                                    zaman eki       kişi eki

 

                       

    YAPIM EKLERİ:

Sözcüğün anlamını, kimi kez de türünü değiştirirler.

Eklenince yeni sözcükler türetir.

Yeni adlar,eylemler.

Anlam değişikliği.

Tür değişikliği.

 

                ADDAN AD

    -Ad kökünden veya gövdesinden yeni adlar türetir.

    -Addan ad türetir.

                Örn:baş-lık-lı,Türk-çe,eş-siz …

                          a    a   a    a      a  a   a

                        Göz-de öğrenci.

                       

                ADDAN EYLEM

    -Ad kökünden veya gövdesinden eylemler türetir.

                Örn:oyun-a,taş-la,yeşil-er …

                            a    e  a    e    a     e

 

                EYLEMDEN EYLEM

    -Eylem kök veya gövdelerinden eylemler türetir.

                Örn:gül-üş,gül-üş-me,kov-ala …

                               e    e   e    e    e     e     e

                EYLEMDEN AD

    Eylem kök veya gövdelerinden adlar türetir.

                örn:dur-ak,ağla-mak,yor-gun-luk

                         e    a     e      a      e     a    a

                        Kaz-ı çalışmaları.

 

    TÜREMİŞ (GÖVDE)

Yapım eki almış sözcük

Yapım eki olarak yeni anlam kazanmış sözcük

Gövde kökle ilgili; ancak karışladığı varlık yönünden farklıdır.

    Örn:

                Uyku,boşluk, kalemlik, yolcu …(türemiş ad)

                Olgunlaş-, oyna-, gülüş-  …   (türemiş eylem)

                Yaylı, sulu, …          (türemiş sıfat)

 

BASİT, TÜREMİŞ, BİRLEŞİK SÖZCÜKLER 

 

Basit, türemiş, bileşik sözcüklerinin ortaya çıkmasının nedeni anlatma endişesidir.

 

    BASİT (YALIN) (KÖK)

Yapım eki almamış olan sözcükler

 

Uyarı: çekim ekleri yeni sözcükler yapmadıkları için basit sözcükler çekim eki alsalar da kök durumundadırlar.

    Örn:

                Ses          ,     ses – i – miz - i

                    a (kök)          a  ç.e    ç.e.   ç.e

yer, gök, su v.b. (basit ad)

güzel, sert v.b.  (basit sıfat)

dal-,gör- v.b.     (yalın eylem)

 

Uyarı: “ikili kök / ortak kök”, hem ad kökü hem de eylem kökü olarak kullanılabilen köklerdir:

    Örn:

                “boya” ad kökü olduğu gibi “boya-” eylem köküdür.

                “acı” ad kökü olduğu gibi “acı-” eylem köküdür.

                Sabahtan beri dolaşmaktan ayaklarım ağrıdı.

                Gençler köy meydanında neşeyle güreşti.

    Açıkta kalan süt ekşimişti.

                Koca evi, bir günde boyadılar.

Ancak, hem isim hem de fiil olarak kullanılan “yaz, yüz, yol” gibi sözcükler ikili kök değil “sesteş” tir.

 

    TÜREMİŞ (GÖVDE)

Yapım eki almış sözcük

Yapım eki olarak yeni anlam kazanmış sözcük

Gövde kökle ilgili; ancak karışladığı varlık yönünden farklıdır.

    Örn:

                Uyku,boşluk, kalemlik, yolcu …(türemiş ad)

                Olgunlaş-, oyna-, gülüş-  …   (türemiş eylem)

                Yaylı, sulu, …          (türemiş sıfat)

 

    BİRLEŞİK

Birden çok sözcüğün aralarına bir ek veya sözcük germeyecek biçimde birleşmesi

Anlamca değişikliğe uğrarlar.

    Örn:

                Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, cumartesi, Yeşilırmak, (birleşik ad)

 

                Açıkgöz, vurdumduymaz, uzun boylu adam, geniş bahçeli ev, boyu uzun adam (birleşik sıfat)

 

                Konuşabilir, gelivermiş, bakakaldı, öleyazdım, yardım edelim, hasta olursun, gözden geçir, baş vurmuş (birleşik eylem)

 

CÜMLENİN ÖĞELERİ VE ÖZELLİKLERİ 

 

Cümleyi oluşturan yapı taşlarıdır.

 

    YÜKLEM:

Cümlenin temel öğesi, olmazsa olmazıdır.

Cümleyi yargıya bağlar ve yüklemsiz yargı olmaz (yüklemsiz yargı olmazsa yüklemsiz cümle de olmaz.

Temel özelliği yargı bildirmesidir.

Diğer öğeleri yüklem yönlendirir. Çünkü tek yüklem bir cümledir. Ayrıca yüklemsiz cümle olmaz.

                Örn:Bir şekerli bir ıspanaklı (yargı bildirmediği için cümle değildir.)

                            Önce anneanneme gittim.

                            Gizemli ama sıcak biri.(sonunda noktalama işareti bulunduğu için gizli bildirme eki ‘-dır’ vardır ve bu yüzden cümledir.Çünkü kesin yargı bildirir.)

                            Size katmer versek kabul eder misiniz?(soru cümlesi olduğu için sanki yargı yokmuş gibi görünüyor ama soru da yanıt isteme olduğu için bir yargı vardır.)

 

    ÖZNE: (KİM, NE, HANGİSİ sorularına yanıt verir.)

Yapan veya kendisiyle ilgili bir durumu üzerine alan,olan sözcük veya sözcük öbekleridir.

-YAPAN,OLAN

-yapan KİM,olan NE

                örn:Büyükler arka sıraya otursun.(oturanlar kimler veya yapanlar kimler)

                            Bu saatte sokağa çıkmak tehlikelidir.(olan ne veya tehlikeli olan ne)

                            Kim konuyu özetlesin?(özetleyen kim)

               

                ÖZNE ÇEŞİTLERİ:

                            A)GERÇEK ÖZNE:

Cümlede fiilin belirttiği işi yapan veya eylemi etkileyendir.

Cümlede eden veya olan öğedir.

                Örn:Ali ata bak.

 

                            B)GİZLİ ÖZNE:

        Cümlede olmayan ama yüklemde gizli olan öznedir.

                Örn:Buraya gelir misin?(kim-sen-g.ö)

 

                            C)SÖZDE ÖZNE:

Nesne durumundaki öğenin özneymiş gibi algılanması.

Yüklemin edilgen yapma eki (-ıl) ni alması.

                                               Örn:Cam kırıldı.

                                                        Araba devrildi.

 

    NESNE:(NE, NEYİ, KİMİ, KİMLERİ sorularına yanıt verir)

Öznenin yaptığı işten etkilenen öğedir.

Öznenin eyleminden doğrudan etkilenendir.

 

                1.BELİRTİLİ NESNE:

                                        -Belirtme durumu eki (-i) ni almış nesnedir.

                                        -NEYİ, KİMİ, KİMLERİ sorusuna yanıt verir.

 

                2.BELİRTİSİZ NESNE:

                                        -Yalın durumda olan

                                        -Gerçek öznesi olan bir cümlede “ne?” sorusunun yanıtıdır.

                                        -NE sorusunun yanıtıdır.

                                                Örnekler:-Ahmet orada da arkadaş buldu.(herhangi bir arkadaş,belirsizlik var)

                                                                    -Ahmet orada da arkadaşını buldu.(kafasındaki arkadaş tipine uyanını,seçicilik var,dengini buldu)

 

         TÜMLEÇLER:

Yüklemi, cümleyi anlamca tamamlayan, pekiştiren, tümleyen öğelerdir.

 

           DOLAYLI TÜMLEÇ:

    Yönelme(-a),bulunma(-da),çıkma/ayrılma(-dan) eklerini kesinlikle alırlar.

    -Kim-e, kim-de, kim-den

                -Ne-y-e, nere-y-e, nere-de, nere-den

                                            örn:(NEREYE,NEREDE,NEREDEN)

                                                    Tavuk ambara koşar.

                                                    Tavuk ambarda şişer.

                                                    Tavuk boğazdan iner.

                                            Örn:(KİME,KİMDE,KİMDEN)

                                                    Ali,Ahmet’e baktı.

                                                    Kitap,Ahmet’te duruyor.

                                                    Yanıt,Ahmet’ten geldi.

 

           ZARF TÜMLECİ:

Yüklemi ZAMAN,MİKTAR,DURUM,YÖN bakımından tümleyen öğedir.

-ne zaman,ne kadar,nasıl,nereye

-nereye sorusunun yanıtının zarf tümleci olabilmesi için yönelme eki(-e)ni almaması gerekir.

    Örn:

                Toprak,derin derin ürperdi                             

                Ona yüz lira kadar borçlandı.

Uyarı: Yer yön zarfları (ileri, beri, içeri, yukarı, aşağı, geri, ileri) ad durum eklerinden (-e, -de, -den) birini alırlarsa dolaylı tümleç olurlar:

    Örn:

                Yukarı gel.

                Yukarıya gel.

                İleri git.

                İleriye git…

UYARI: Yükleme sorulacak sorularla sırasıyla, özne, nesne, dolaylı tümleç ve diğer tümleçler bulunur.

 

    ARA SÖZ:

Tek başına kullanılmayan; ancak bir cümlenin anlamını tamamlayan yargısız anlatımdır.

    Örn:

                İşte o zaman, iki canciğer dostum, Gül’le Serap, bana çok kırıldılar.

                Oraya, o üzüntü duydukları yere gitmek istiyorlardı.

                Onun kadar işine – belki iyi belki kötü – düşkün bürü yoktur.

 

    ARA CÜMLE:

Asıl cümleyle yapısal bağlantısı bulunmayan yargılı anlatımdır. Yani yüklemi vardır.

    Örn:

                Hızlı hızlı, çünkü yağmur yağıyordu, avluyu geçerek eve geldi.

                Buraya , sanki çok da umurumda, neden geldiğini uzun uzun anlattı.

 

    VURGU:

Yükleme en yakın öğedir

Yüklem bir cümlede temel olduğu için kendisine yakın öğeyi veya sözcüğü daha çok belirginleştirir.

Seslendirirken yükleme yakın öğe veya sözcük daha belirgin söylenir. Vurgu bu sözcük veya öğedir.

    Örn:

                Türkülerimi herkes dinlesin.

                Artık bırak beni.

                Okulların kapanmasına daha çok var.

                Uçmak her zaman içimde saklı durur.

 

CÜMLE ÇEŞİTLERİ VE CÜMLENİN ÖZELLİKLERİ

 

    ÖĞELERİNİN DİZİLİŞİNE GÖRE:

Yüklemin cümledeki yerine göre kurallı (düz) ve kuralsız (devrik) olmak üzere ikiye ayrılır.

 

                KURALLI(DÜZ):

Yüklemi sonda bulunan bütün cümleler kurallı cümledir.

    Örn:

İçimde damla damla bir korku birikiyor.

O sabah erkenden uyandım.

                KURALSIZ(DEVRİK):

Yüklemi sonda olmayan bütün cümleler devriktir.

    Örn:

İçimde damla damla birikiyor bir korku.

Uyandım o sabah erkenden.

 

Uyarı: Türkçede öğeler bir anlam özelliği yoksa aşağıda verilen sıraya göre dizilir:

Özne – zarf tümleci – dolaylı tümleç – nesne – edat tümleci – yüklem

    Örn:

                Ahmet, dün okula kardeşini kayıt için götürdü.

Ama Türkçede bu sıra bozulur. Çünkü kurallı cümlelerde sözcükler, önemlerine göre sıralanır, en önemli sözcük yükleme en yakın kullanılır.

                EKSİLTİLİ/KESİK CÜMLE:

Yüklemi cümlede değildir ama cümlenin söylenişine göre cümledeymiş gibi düşünülür.

    Örn:

Dalgalandığım yerde ne korku, ne keder. (var)

İt ite buyurmuş, it de kuyruğuna…(buyurmuş)

   

YÜKLEMLERİNE GÖRE:

Yüklemin dürüne (eylem veya ad) göre ikiye ayrılır.

 

                EYLEM CÜMLESİ

Yüklemi çekimli eylem olan cümlelerdir.

Yüklem eylemse cümle de eylemdir.

    Örn:

Aç ayı oynamaz.

Bilirim sabrından saray yapanları.

                AD CÜMLESİ:

Yüklemi ad (çekimli, ek eylem almış ad) veya ad soylu sözcük olan cümlelerdir.

    Örn:

    Sekiz saattir evdeyim.

    Çalışkanlık da bu da babası gibidir.

 

    ANLAMLARINA GÖRE:

Her cümle, yüklemin bildirdiği eylem özelliğine göre bir bildirim amacı taşır.

 

                OLUMLU

Eylem cümlelerinde, eylemin yapıldığını

Ad cümlelerindi sözü edilen adın (kavramın) var olduğu bildirir.

    Örn:

Bu konuyu çok iyi anladım.

Çardak bu mevsimde soğuktur.

Bu okulun yerinde bataklık vardı.

Bu durumu bilmiyor, değil.

Onu burada bilen yok değil.

Bize verecek zamanın mı yok? (olumsuz sorulu ad cümleleri olumludur)

Bu durumu düşünecek aklın mı yok?

                OLUMSUZ

Eylem cümlelerinde eylemin yapılmadığını

Ad cümlelerinde sözü edilen adın var olmadığını bildirir.

Eylem cümlelerine “-me/-ma, ne…ne” getirilir.

Ad cümlelerine “değil, yok, -siz, ne…ne” getirilir.

    Örn:

Bu konuyu çok iyi anlamadım.

Çardak bu mevsimde soğuk değildir.

Bu okulun yerinde bataklık yoktu.

Burada ne araba ne yol vardı.

Bir zamanlar okullar öğretmensizdi.

Bu konuyu ne sen ne ben biliyorduk.

 

*UYARI: Bazı cümlelerde olumsuz ekler kullanılmamışken cümleler anlamca olumsuzdur.

    Örn:

                Bu şimdi sence iyi mi oldu?

                Bu olaya yürek mi dayanır?

                Çok geç kaldık!

                SORU

Soru anlamı bulunan cümlelerdir.

*sonunda kesinlikle soru işareti vardır.

Soru cümlelerinde soru, cümlenin tümüyle ilgili değildir; ancak cümlenin bir tek öğesiyle ilgili soru, tüm cümleyi etkiler.

    Örn:

Hangi dağda kurt öldü?

                KOŞUL/ŞART

Yüklemin gerçekleşmesi bir koşula bağlıdır.

İç içe birden çok cümle vardır.

Koşul cümlelerinde kesinlikle “-se, -sa” vardır.

    Örn:

Eve geldiyse bizi arasın.

Gelen o ise içeri alın.

Yağmur yağmazsa çalışacağız.

                İSTEK/DİLEK

Yüklemin gerçekleşmesini isteme söz konusudur.

Yükleme istek eki “-e, -a” getirilir.

    Örn:

Bu konuyu sonra konuşalım.

Onu bir kez daha göreyim.

(?)Keşke okula birlikte gitsek.

                ÜNLEM

Herhangi bir duygunun baskın olduğu, çok olduğu cümlelerdir.

*sonunda kesinlikle ünlem işareti vardır.

Ayrıca ünlem cümleleri yüklem almamışsa eksiltili cümlelerdir.

    Örn:

Hadi be!

Düşeceksin!

                EMİR/BUYRUK

Yüklemin yapılması buyurma, emretme söz konusudur.

    Örn:

Onu yere bırak.

Çocuğu istediğinde verin.

Sakın bir şey söyleme.

 

    YAPILARINA GÖRE:

Cümleler yüklemin sayısına ve durumuna göre basit, birleşik, sıralı ve bağlı olmak üzere dörde ayrılırlar.

 

                BASİT CÜMLELER

Tek yüklemi bulunan ve içinde herhangi bir eylemsi bulunmayan cümlelerdir.

    Örn:

Adamların kafalarından hayaller geçiyordu.

Öğrenciyim.

Arabanın içinde bir çanta unutulmuş.

Bu gökyüzü şiir gibidir.

***Günümüz uygarlık ölçüsü, kültür, sanat ve teknikte üstünlüktür.

                BİRLEŞİK CÜMLELER

Birden çok yargıyı bildirirler

Yüklemi tektir.

Temel cümlenin anlamını tamamlamak için kullanılan yan cümleciklerle birlikte oluşturulurlar.

Bir cümlenin bileşik cümle sayılması için, bir temel cümleye bağlı bir veya birden azla yan cümleciğin olması gerekir.

                               TEMEL CÜMLE:

Asıl yargıyı veren, yüklemi içinde barındıran cümledir.

                               YAN CÜMLE:

Temel cümleyi tamamlar

Şart eki, ki bağlacı veya eylemsilerle oluşturulurlar.

    Örn:

Buraya gelirken onu gördü. (girişik birleşik cümle)

                   Y.C.                         T.C.

Çalışmışsa başarılı olur. (şartlı birleşik

              Y.C.                 T.C.

Görüyorum ki günden güne

                  Y.C.

saygısızlaşıyorsun. (ki’li birleşik cümle)

          T.C.

                        Kİ’Lİ BİRLEŞİK

Ki bağlaçlı birleşik cümlelerdir.

Cümle + ki + temel cümle

                        GİRİŞİK BİRLEŞİK

Eylemsili cümlelerdir.

                        ŞART BİRLEŞİK

-se, -sa şart ekli birleşik cümlelerdir.

Cümle + se + temel cümle

                SIRALI

Birden çok cümlenin ( , ) veya ( ; ) ile bağlanması sonucu oluşur.

Art arda sıralanmış cümlelerdir.

Cümle + cümle

    Örn:

Sakla samanı, gelir zamanı.

Terazi var, tartı var, her şeyin bir vakti var.

                        BAĞIMLI SIRALI CÜMLE

Sıralı cümlelerden yüklem dışındaki diğer öğelerin ortak kullanılmasıdır.

    Örn:

Hasan buralarda gezindi, oralarda arandı.

Akrabalarımız Ankara’ya gitti, biz de gidelim.

Kitabı eline aldı, okumaya başladı.

                        BAĞIMSIZ SIRALI CÜMLE

Sıralanan cümlelerde herhangi bir öğe ortaklığı yoksa bağımsızdır.

    Örn:

Su uyur; düşman uyumaz.

Tavşan dağa küsmüş; dağın haberi olmamış.

                BAĞLI CÜMLE

Bağlaç kullanılarak oluşturulan birleşik cümlelerdir.

Cümleler birbirine bağlaçlarla bağlanır.

    Örn:

Gelmiş de bize uğramamış.

Yanlış yere geldiğini anladı, ama iş işten geçmişti.

Ceketini giydi ve koşarcasına uzaklaştı.

 

    CÜMLEDE ÖZNE – YÜKLEM UYUMU:

Özne tekilse yüklem tekildir.

Özne çoğulsa ve

İnsansa yüklem çoğul

İnsan dışıysa tekil olur.

Topluluk adları özne olunca yüklem tekil olur.

    Örn:

Ahmet ve Hasan geldiler.

Kedi ve köpek arkadaş oldu.

Ordu güneye yürüdü.

 

            NOKTALAMA İŞARETLERİ VE ÖZELLİKLERİ   

    NOKTA:

 

    VİRGÜL:

Cümlede özneden sonra; “genellikle de uzun cümlelerde kullanılır.”

    Örn:

                Eylül, buranın en güzel, en neşeli, en canlı ayıdır.

Bir düşünceyi kabul ya da reddetmek için kullanılan “EVET, HAYIR, YOK…” gibi sözcüklerden sonra:

    Örn:

-    Yok, ben bu işe karışmam.

-    Evet, senin dediğin doğruymuş.

Tamlama kurmuş görünüpü anlam kargaşası yaratan sözcükler arasına:

    Örn:

-    Küçük ağacın arkasına saklandı.

-    Küçük, ağacın arkasına saklandı.

Bağımlı sıralı cümleleri ayırmak için:

    Örn:

                İki günde bir, sırtına bir giysi geçiriyor, Galata’daki yazıhaneye damlıyor, orada oturuyor, çevresindekilere sorular soruyor, hesapları tartışıyor, bir çeşit denetleyici görevi yapıyordu.

 

    İKİ NOKTA:

 

    NOKTALI VİRGÜL:

Bağımsız sıralı cümleler arasına:

    Örn:

                At ölür meydan kalır; yiğit ölür şan kalır.

Birbirine bağlaçlarla (fakat, ancak, çünkü…) bağlanan cümlelerde bağlaçların önüne:

    Örn:

                Sizi hep koruyacağım; çünkü bana çok gereklisiniz.

Virgülle ayrılmış farklı tür ya da takımları ayırmada.

    Örn:

                Karadeniz kıyılarında en çok, çay, fandık, mısır; Akdeniz kıyılarında ise sebze, pamuk, ve narenciye üretimi yapılır.

 

    ÜÇ NOKTA:

Söylenmeyen, söylenmek istenmeyen sözcüklerin yerine:

    Örn:

                Aramızda ona, … adını vermiştik.

 

    SIRA NOKTALAR:

Bir alıntıda alıntıya alınmamış sözcüklerin bulunduğunu göstermek için.

Herhangi bir nedenle yazılmak istenmeyen sözcüklerin bir bölümü yerine:

    Örn:

                K……. bu olaydan dersini almıştı.

 

    SORU İŞARETİ:

    ÜNLEM İŞARETİ:

    TIRNAK İŞARETİ:

 

    KESME İŞARETİ:

Özel adlardan sonra konur.

    Örn:

                Ahmet’le ne zaman tanışacağız?

                Bana Gül’den haber var.

 

    KISA ÇİZGİ:

Kavramlar arasında, başlangıç, sonuç ve ortaklık bildirmek için:

    Örn:

                Türkçe, Ural – Altay dilleri arasındadır.

                2005 – 2006 öğretim yılı başladı.

 

    UZUN ÇİZGİ:

Konuşma çizgisi de denir.

Yazıda konuşan kişinin konuşmasının başına konur.

    – Eee, daha daha nasılsın?

 

    AYRAÇ (PARANTEZ):

Cümle kuruluşla ilgili olmayıp, cümlenin ya da içindeki sözcüğün anlamını açıkyalıcı özellikteki arasözler, sözcükler parantez içinde gösterilir.

    Örn:

                Vatanı, (güzellik yönündün) cennete benzetmiştir.

                Bu durumu Çardaklı (Çankırı) her haliyle yansıtıyor.

 

YAZIM KURALLARI -  İMLA KURALLAR

 

    BÜYÜK HARFLERİN YAZIMI:

Yıldız ve gezen adları coğrafi değer taşırlarsa özel, taşımazlarsa cins da olarak değerlendirilirler.

 

    KISALTMALARIN YAZIMI:

Kısaltılan sözcüklerin harfleri okunur yalnızca ve kendisinden sonra gelen ek de bu harflerin okunuşuna göre sıralanır.

    Örn:

                TEK’te biraz işim var.

                DDY’nin bu yıl kaçıncı yıldönümü?

                BOTAŞ’ın hisselerinde değişme var mı?

Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın okunuşunu değil, sözcüğün okunuşunu esas alınır.

    Örn:

                kg’dan, cm’yi, mm’den…

                kg.dan, cm.yi, mm.den…

 

    SAYILARIN YAZIMI:

Harfle yazılan sayılar ayrı ayrı yazılır (çek, senet, makbuz gibi belge niteliğinde olanlar hariç):

    Örn:

                Elli yedi gün daha geçmeli.

                Bana iki bin sekiz yüz elli lira yirmi beş kuruş verdi.

               

    TARİHLERİN YAZIMI:

    YÖN ADLARININ YAZIMI:

 

    SÖZCÜKLERİN AYRI VE BİTİŞİK YAZILMASI:

Bileşik sözcü oluşturan sözcükler arasına ek veya başka sözcük giremez.

Bileşik sözcüğü oluşturan sözcüklerden birinin ya da hepsinin anlamı kayabirilir.

    Örn:

                Adamotu, hanımeli, basımevi…

Kişi ve yer adları, birkaç sözcükten oluşurlarsa bitişik yazılır:

    Örn:

                İlknur, Kozakçıoğlu, Çetinkaya, Eskişehir, Samanpazarı, Gaziantep…

Pekiştirmeli sıfat veya zarflar bitişik yazılır:

    Örn:

                Bembeyaz, mosmor, tertemiz, upuzun…

İkilemeler ayrı yazılır:

    Örn:

                Yavaş yavaş, güzel çirkin, iyi kötü, oda moda, pılı pırtı, doğru dürüst…

“bir takım” sözcüğü “bazı” anlamında belgisiz sıfat olarak görev alırsa bitişik yazılır. Eğer bir bütünün parçalarının tümünü anlatırsa ayrı yazılır, yani kendi anlamını yitirmez.

    Örn:

                Birtakım insanlar iki şiir yazmakla şair olduğunu sanıyorlar.

                Bir takım çocuk elbisesi 6 lira olmuş.

               

    İLE’NİN YAZIMI:

    Kİ’LERİN YAZIMI:

                İLGİ ADILI OLAN Kİ

Bitişik yazılır.

    Örn:

                Seninki gene gelmedi.

 

                SIFAT OLAN Kİ:

Bitişik yazılır.

    Örn:

                Sınıftaki arkadaşın gene gelmedi.

 

                BAĞLAÇ OLAN Kİ:

Ayrı yazılır.

    Örn:

                İste ki öğrenesin.

 

    DE’LERİN YAZIMI:

Bulunma durumu eki olan –de bitişik, bağlaç olan de ayrı yazılır.

    Örn:

                8. Sınıfta öğretmen bekliyor.

                8. sınıf da bizimle geliyor.

 

    SORU EKİNİN YAZIMI:

 

    ÖZEL ADLARA GELEN EKLERİN YAZIMI:

                Özel adlardan türeyen sözcüklerin aldığı çekim ekleri kesme işaretiyle ayrılmaz:

                Örn:

Türçenin, Rizeliler, Türkçeyi…

 

    Özel adların aldığı yapım ekleri kesme imi ile ayrılmız.

                Örn:

Türklük, Tosyalı, Çince…

 

ANLATIM BOZUKLUKLARI VE ÖZELLİKLERİ

 

KONUYA BAŞLAMADAN ÖNCE!!!:

Anlatım Bozuklukları Konusunda başarılı olmak için bu konuyla ilgili çözebildiğimiz kadar soru çözmek en iyisi……….

 

Dilin en önemli görevi onu kullanan insanlar arasındaki anlaşmayı sağlamaktır. Söylenmek istenen her şey; açık, yalın ve anlaşılır biçimde dile getirilmelidir. İyi bir cümlede kelimeler yerli yerinde kullanılmalı, gereksiz kelimelere yer verilmemeli, anlatılmak istenenin dışında bir anlam çıkarılmasına mahal verilmemelidir. Eğer konuşmada ve yazmada açıklık, yalınlık ve anlaşılırlık yoksa ortada bir anlatım bozukluğu var demektir. Günlük konuşmalarımızda hâliyle anlatım bozuklukları yapılacaktır. Bunlar toplumdaki yerimize ve aldığımız eğitime bakılarak hoş görülür ya da görülmez. Ama yazılı anlatımda bu bozukluklar asla affedilemez. Çünkü yazı dili kültür dilidir. Kültür, bu ifade sayesinde kalıcılaşır. Eğer bu ifadede de bozukluklara yer verilirse insanlar arasında hem anlaşma eksikliği ortaya çıkar hem de farklı anlaşma yolları bulunur: “...dermişim”, “...falan”, “...yok böyle bir şey”, “Kolum iptal oldu” vb.

 

Konuyla ilgili olarak Feyza Hepçilingirler’in Türkçe “Off” ve Dedim: “Ah” adlı kitaplarını tavsiye ederim.

 

Şimdi en çok karşılaştığımız anlatım bozukluklarını başlıklar hâlinde ve örneklerle görelim:

 

Eş anlamlı kelimelerin bir arada kullanılması

Bu konuda herkesin fikir ve görüşünü almalısınız.

Hava sıcaklığı sıfırın altında eksi sekiz derece imiş.

Yirmi dakika geçmesine rağmen program henüz, hâlâ başlamadı.

Güç ve müşkül zamanlarda üstüne düşeni yerine getirir.

Ben çok varlıklı, zengin biri değilim.

Neşeli, sağlıklı, şen bir görünüşü vardı.

 

Anlamı zaten diğer kelimelerde bulunan kelimelerin gereksiz yere kullanılması

Şirketteki mevcut ikilik günden güne büyüyor.

Yaşanmış deneyimlerinden hareketle bu sonuca varıyor.

Millî maçın oynanacağı gün yaklaştıkça, ülkedeki heyecan gittikçe artıyor.

Yanına gidiniz, konuşarak derdinizi anlatınız.

Problemi çözmek için iki arkadaş üç saat süre ile uğraştılar.

Japonya’daki arkadaşıyla on yıl boyunca karşılıklı mektuplaştılar.

Az kalsın merdivenlerden düşeyazdı.

Çocukların davranış biçimlerinde gariplikler görüldü.

Takımın, boyu en kısa oyuncusu bendim.

 

Bir kelimenin yerine yanlış anlam verecek şekilde başka bir kelime kullanılması.

Bu iki sınıf arasındaki ayrıcalık tespit edilemedi.

Yeni kaydolan öğrenciler bu kadar çekimser davranması normaldir.

Petrol fiyatlarının ucuzlamasına halk olumlu tepki gösterdi.

Olayların gerçek yüzü araştırmalar sonucunda ortaya çıkacak.

Küçük kızın saçları hayli büyümüş.

Ormanda yetişen bir çam fidanını salonunuzdaki saksıya ekemezsiniz.

Son dakika içerisinde attığı golle takımının galip gelmesine yol açtı.

Başarısızlığını düzensiz çalışmasına borçludur.

Böyle hareketler ülkede demokrasinin işlememesini sağlayacaktır.

Yarın İzmir’e gidecek; buna zorunlu.

Elindeki bıçağı vücuduna batırmış.

Bu, Türkiye’ye özel bir durumdur.

Buradan gidersek yakalanma şansımız nedir?

 

Birbiriyle çelişen sözlerin bir arada kullanılması.

Kesinlikle yarın gelebilirler.

Şüphesiz bu sözleri bütün öğrenciler duymuş olmalı.

Aşağı yukarı bundan tam yirmi yıl önceydi.

Sözünü ettiğiniz şairin herhâlde on altıncı asırda yaşadığını zannediyorum.

Eminim bu saatlerde eve gelmiş olmalı

Mutlaka bir gün çocukluk arkadaşlarını belki yine arayacak.

Yanılmıyorsam, bu ikisinin aynı şey olduğunu tahmin ediyorum.

 

Eklerin yanlış kullanımı

Öğrencilerin başarısına ilgilenmek gerekir.

Bizi en çok sevindiren onun bu sınavı kazandığıdır.

Bazı yolcuların giriş işlemleri yapmaya başlandı.

Dünkü toplantıda Ali bize sınıf arkadaşlarını tanıştırdı.

Biricik arzumuz sınavı kazanmak ve iyi bir bölüme girmemizdir.

Bu çocuklar, fakir bir ülkenin, savaş nedeniyle kendileriyle ilgilenilmeyen, gerekli eğitimi alamayan çocuklardır.

Yazarlarımızın köy yaşantısına ilgilenmeleri toplumumuz açısından çok yararlıdır.

 

Özne-yüklem uyumsuzluğu: Farklı yüklemlerin aynı özneye bağlanması.

Herkes ondan nefret ediyor, yüzünü görmek istemiyordu.      

İkinci cümlenin öznesi eksik. İlk özne yanlış anlam verecek şekilde ortak olarak kullanılmış.

Hiçbiri anlatılanlara inanmıyor, kendi fikrinden ısrar ediyordu.              

İkinci cümlenin öznesi eksik. İlk özne yanlış anlam verecek şekilde ortak olarak kullanılmış.

 

Nesne-yüklem uyumsuzluğu: Nesne eksikliği

Bu konuda öğrenciler aralarında anlaşıp karar verecekler ve uygulayacaklar.

Söylenenlere hemen inanıyor ve her yerde savunuyordu.

Kendisine bütün sınıf adına teşekkür eder ve tebrik ederim.

Onlara niçin bu kadar yardım ediyor ve destekliyorsun?

Büyüklere gereken saygıyı göstermeli, incitmemeliyiz.

Bize yardım edeceklerine inanıyor ve bekliyoruz.

 

Tümleç yanlışları

Kayaya yaklaşıyor muyuz, yoksa uzaklaşıyor muyuz?

Öğrencileri, teşvik etmeli, yüreklendirmeli, destek olmalıyız.

Olanları böyle değerlendirmek, bu gözle bakmak gerekir.

Öğrencileri rahat edecekleri odalara yerleştirmiş, bütün imkânları sağlamıştı.

Duvarları kirletmek,yazı yazmak kesinlikle yasaktır.

Bu güçlüklere nasıl göğüs gerdi, nasıl başa çıktı?

 

Düşünme ve mantık hataları

Problemleri karşılıklı anlayış ve birlik içinde çözeceğiz.

Yiyecek bir lokma ekmeğimiz hatta yemeğimiz bile yok.

Bu yazıyı değil okumak, anlamak bile imkânsız.

Bölgeyi iyi tanımasına rağmen her yeri gezdi.

Yarın mutlaka bir gazete almayı unutmayın.

Yarının mutlu günlerine özlem duyuyorum.

 

Fiilin veya yardımcı fiilin yanlış kullanılması

Ben ona ağabey, o da bana kardeşim derdi.

Bazı yiyecekler sağlı yerinde ve yaşlı olmayan kişilerce özellikle yenmelidir.

Kitap için kendisine verilen paranın eksik ve yeterli olmadığını söyledi.

Ekşiyi az, acıyı ise hiç sevmezdi.

Gerekli yerlere başvuruda bulunmuş, ama bir sonuç almış değiliz.

Çorbaya biraz acı, biraz da tuz ve limon sıkılabilirdi.

Boyu kısa, bedeni de pek biçimli değildi.

Hangisinin başarılı, hangisinin başarılı olmadığını öğreneceğiz.

Çok az veya hiç çalışmadan çok para kazananlar var.

 

Tamlama yanlışları

Verilen cümledeki özne ve zarf tümlecini bulun.

Bu ülkeye teknik ve bilgi yardımında bulunulacak.

Pasta ve meyve suyu ikram edilecek.

Son derste belgisiz ve sayı sıfatlarını öğrendik.

Siyasî ve ekonomi ilişkileri çıkmaza girdi.

Bu bölge coğrafî ve iklim açısından ilgi çekici özelliklere sahiptir.

Kar yüzünden tüm özel ve devlet okulları tatil edildi.

Ülkemiz Bosna’ya askerî ve gıda yardımı yaptı.

Şehrimizde çeşitli kültürel ve sanat etkinlikleri gerçekleştirildi.

 

Kelimelerin yanlış yerde kullanılması

Yeni durağa gelmiştik ki otobüs de hemen geldi.

Bu toplantıda çekinmeden düşünceler dile getirilmeli.

Her yolda kalan insana yardım etmeliyiz.

İdare, henüz yarın ders yapılıp yapılmayacağını bildirmedi.

İzinsiz inşaata girilmez.

 

Birleşik cümlelerde yüklemler arasındaki uyumsuzluk

Her ne kadar iyi hazırlanılmışsa da istenilen sonucu alamadı.

Bir yıl boyunca devamlı çalışarak kazanıldı.

Her ne kadar şehir dışına taşınmışsa da beklenen huzur bulunamamıştı.

 

 

İSİMLER, ÖZELLİKLERİ VE İSİM ÇEŞİTLERİ 

 

 

-mek,mak alamayan

-duygu ve düşüncelerin adı.

-varlıkları ve kavramları karşılar.    

 

1. VARLIKLARA VERİLİŞLERİNE GÖRE:

a.ÖZEL AD:

               -tek,benzeri olmayan, bir tek varlığa ad olan

               -baş harfleri büyük yazılır.

               Örn:Peyami, Türkiye, Türkler, Edirne ,Pamuk, Çile, Türk Dil Kurumu …

 

b.CİNS AD:

               -benzerleri olan

               -aynı türden olan

               -ortak olan

               -dilin temel kavramları olan

                               örn:baş,baba,kedi,kaşık …

 

UYARI:Tür adları özel ad olabilir.Cümledeki kullanılışına bağlı.

                               Örn:Kaya ile kayalara tırmandık.

 

UYARI:Coğrafi ise ‘dünya,güneş,ay’ özel ad olarak yazılır.

                               Örn:Dünya Ay’la birlikte Güneşin çevresinde döner.

 

2. OLUŞLARINA (MADDELERİNE) GÖRE:

a.SOMUT:

               -duyu organlarımızla algılayabildiğimiz

                               örn:insan,ev,hava,ada,Ankara,Orhan …

 

b.SOYUT:

               -duyu organlarımızla algılayamadığımız

                               örn:üzüntü,sevgi.aşk,Allah,melek,yüreklilik,saygı,inat …

 

c.YANSIMALI:

               -doğadaki varlıkların çıkardıkları seslerdir.

                               Örn:çat,pat,küt,fıs,cız,vız …

 

3.SAYILARINA GÖRE:

 

TEKİL:

               -tek,bir varlığı karşılayan

                               örn:ev,taş,kir,insan…

 

ÇOĞUL:

               -birden çık varlığı karşılayan

               -‘-ler,lar’ ekleriyle çoğul yapılır

                               örn:evler,taşlar,kirler,insanlar …

 

TOPLULUK:

               -’ler,lar’ çıoğul eklerini almamalarına karşın anlamca çoğul olanlardır.

                               Örn:-Yarın seçmen seçimini yapacak.

                                        -Asker sınırları bekliyor.

                                        -Dağ dağa kavuşmaz,insan insana kavuşur.

 

4.ADLARDA KÜÇÜLTME:(-CİK,-CIK)

-Küçük sözcüğünün yerine kullanılır.

               Örn:-küçük adam>adamcık

                       -küçük çocuk>çocukcağız

                       -küçük tepe>tepecik

 

BİRLEŞİK AD:

İki adın değişik yollarla birleşmesi

    Örn:

                Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, cumartesi, Yeşilırmak, başçavuş, önayak, akbaba vb

 


...........................................................................................................................................................

 
 
  Bugün 4 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol